Üniversiteli BLOG'a Destek

18 Ocak 2011 Salı

Gerçek devrim


Hüsnü Mahalli 
18 Ocak 2011
2011 ile ilgili ilk yazımda 1'lerin ilginç bir şekilde yan yana geleceği bu yıl içinde bazı sürprizler yaşayabileceğimizi belirtmiştim. 

11-1- 11'de Tunus halkı büyük bir gösteri düzenleyerek ayaklanmayı sürdürmeye kararlı olduğunu kanıtladı. 

Üç gün sonra yani 14-1-11'de 
Fransız-Amerikan kültürüyle yetiştirilen Cumhurbaşkanı Bin Ali ülkeden
 kaçtı. 

Bin Ali kaçınca birdenbire dünya medyası Tunus ile ilgilenmeye 
başladı. Benzer şekilde olayların başlangıcında bu ülkeyle ilgili 
haberleri neredeyse hiç görmeyen Türk medyası aniden Tunus'u
 manşetlere taşımaya başladı. Ağzı olan da konuşmaya başladı. 

Oysa Türk medyasının o süper zeka sosyologları, dış politika 
uzmanları, akademisyenleri ve emekli asker ve diplomatları fırsat 
buldukça ''Araplardan iş çıkmış bunlar zaten kabile toplumları ve 
ulusal bilinçleri bile yok'' türünden müthiş yorumlarda bulunuyor 
ve son dönem Arap ülkelerine açılan Başbakan Erdoğan'a 'Bırak şu 
Arapların peşini' diyerek politik fantezileriyle tatmin oluyorlardı. 

Umarım Tunus halkının GERÇEK devrimi onlara yeteri kadar bir ders
 olmuştur. GERÇEK diyorum çünkü bu %100 yerli imalatı ve Soros ve benzeri 
karanlık güçlerle yabancı medya organlarının değil yalnızca ve 
yalnızca Tunus halkının ulusal irade ve bilinciyle gerçekleşmiştir. İşte bu nedenle Batılılar ve onların bizdeki yandaşları Ukrayna'daki Turuncu, Gürcistan'daki Mavi, Lübnan'daki Sedir ve benzeri diğer ülkelerdek
pembe, mor, leylak hatta yavruağzı devrimlerde olduğu gibi Tunus 
devrimine ilgi göstermemiştir. Çünkü Batılılar 30 yıl süreyle 
Bin Ali'nin gestapo karakterli iktidarına destek vermiş ama Bin Ali 
ülkeden kaçınca ona vize bile vermemiştir. 

Boşuna bir temenni ama yine de umarım Batı hayranı, Batı işbirlikçisi ve ruhlarını Batı'ya satanlar Bin Ali'nin rezil olmasından ders alırlar. 

Çünkü bana göre Tunus'ta olup bitenler Türkiye'yi yakından
 ilgilendirmektedir. Daha açık bir ifade ile Tunus halkının devriminde Türkiye izlerini bulabilirsiniz. 
Osmanlı dönemini bir yana bıraksak bile Tunus'un ilk başkanı 
Burgiba Atatürk hayranıdır ve ülkesinin bayrağını bile Türk bayrağına benzetmiştir. Laik, Komünist, İslamcı, liberal, solcu ve diğer 
tüm katmanlarıyla Tunus halkı, Türkiye hayranı ve Türkiye'de olup biten her şeyi yakından izlemekte ve bilmektedir. Çünkü on binlerce 
üniversite mezunu Tunuslu genç, kendi ülkesinde iş bulamadığı
 için son 20-25 yıldır bavul ticareti için Türkiye'ye geliyor ve 
Türkiye'de yaşanan tüm tartışmaları yaşayarak kendine göre 
dersler çıkarıyor. 

İşte bu nedenle ben farklı siyasal tercihleriyle Tunusluların son 
dönem bölgede yıldızı parlayan Türkiye'den etkilenerek umutlarını 
koruduğunu, bilinçlendiğini ve moralini yükselterek devrimini 
gerçekleştirdiğini düşünüyorum. 

Batı destekli tüm karanlık güçlerin devrimi durdurma ve farklı yönlere çekme çabalarına rağmen Tunus halkı bu yolda devam edecek ve mutlaka
 kendi doğrularını yaşama geçirecektir. 

Tunus halkının bu zaferi mutlaka diğer Arap ve Müslüman ülkeleri etkileyecektir. Şimdiden bazı Arap iktidarlar halklarının gönlünü 
almak amacıyla çok önemli ekonomik ve sosyal kararlar almaya 
başladı.
 Başkaları da korkudan kendi faşist iktidarlarını korumak amacıyla 
daha da gaddarlaşabilir. 

Yoksa Batı işbirlikçisi Suudi Arabistan yönetimi Batılıların vize vermediği Bin Ali'ye 'Havada kalma gel bizde kal' der miydi? 

Aynı Suudi yönetimi durduk yerde ABD ve Fransızların oyununa 
gelerek Lübnan'ı karıştırmalarına yeşil ışık yakar destek verir miydi? 
Bunlar 'zengin köle' olmanın özellikleridir. 

Ama gün gelecek bu coğrafyada herkes zenginliğin de işe 
yaramayacağını anlayacak. 
Bin Ali de çok zengindi. İran şahı ise çok çok daha zengindi. 
Bu zenginlik ABD vizeleri almalarına bile yetmedi. 

Çünkü onları iktidara getiren, koruyan ve onlarca yıl köle gibi
 kullananlar hep şunu unutuyor: 

Tunuslu ünlü Şair Ebu El-Kasım El-Şabi'nin dediği gibi ''Eğer halk 
bir gün yaşamayı seçerse kendi kaderi bile onun bu isteğine 
mutlaka yanıt verecektir''. 


Çünkü insanlar yalnızca ekmekle yaşamaz. 

Katık olarak mutlaka sofralarında biraz da onur olsun isterler. 
Onur ise Washington, Paris, Londra, Berlin ve benzeri batlı kentlerin caddelerinde
hiç bulunmaz. 

Akşam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder