Üniversiteli BLOG'a Destek

26 Şubat 2011 Cumartesi

Dünyayı Kurtaramayan Bir Fikrin Hikâyesi
Mehmet Kâmil Orkan

Lise yıllarımız...

Lisemiz iki yaşında...

Genç bir öğretmen kadrosu...

Yeni doğmuşluğun tüm heyecanıyla bütün okul inanılmaz dinamik...

S. adında bir arkadaşımız vardı.

Fen bilimlerine karşı inanılmaz birilgisi varmış.

Bilmiyorduk...

nerden bilebilirdik ki ?

Bizimle çok az konuşurdu.

Yanlız takılmayı seven bir arkadaştı.

Öğrenci klüpleri seçiminde S.'yi hocamız "Fen bilimleri ve teknoloji" klübüne koymuştu.

Ben de aynen S. gibi "Fen bilimleri ve teknoloji" klübüne yerleştilmiştim.

Okulda ilk senemizdi ve ilk kez bir lise klüp toplantısına girecektik.

Ben de fazla heyecan yoktu...

S. de her zaman ki gibi suskundu.

Toplantıya girdik, formalite icabı yapılan evrak işleri gerçekleştirildi...

Ardından H. hoca Tübitak'ın araştırma projesi yarışmasından bahsetmişti...

İlgi pek yoğun değil gibiydi.

Hoca da bir hayal kırıklığının olduüğu ise yüzünden okunabiliyordu...

Toplantı bitti...
iki ay sonra yağılan ikinci toplantımızda, H. hocamızın yüzünden heyecan okunabiliryor.

Bir projeyi anlatmaya başladı...

" daha sonra su rezevleri..." dedi

ve S. yi  konuşmaya davet etti.

S. heyecanlıydı bu yüzden kekeleyerek Projesini anlattı.

Bir alkış kopmuştu...

S. nin namı öğretmenler odasında da yayıldı.

S sık sık derslere girmiyor projesiyle ilgileniyordu...

Her şey tamamlandı ve projeyarışmaya katıldı...

Müdür S. yi kürsüye davet etti ve onu onore etti...

***
Proje seçilememişti...

Ama H hoca bunun sebebinin  projenin "araştırma projesi olmaması" olduğunu yani yarışmaya uygun olmadığını ısrarla vurguluyordu.

S yılmamıştı.

H hocanın teşvikiyle Patent almaya karar vermişti.

Başvurusunu yaptı...

ve google'ın -düzenlediği fikir yarışmasına katıldı.

Aslında Google firmasının amacını önceden bilmiyordu.

-Google firması dünyadaki parlak projeleri veri tabanına eklemenin bir yolu olarak böyle bir şey düzeblemiş gibiduruyordu-

Aradan kaç yıl geçti...

S. Patentini almamıştı ve google'ın da amacını anlamış o kapı da yüzüne kapanmıştı.

Bugün karşılaştık...

S'ye o projeyi sordum...

"Dünya su sıkıntısını çözecek bir proje derdi hep..."

S' bana bir tebligat gösterdi.

Gereken parayı yatırmadığı için başvurusu iptal edilmişti...

Parasının olup olmadığını sordum.

"bulabilirdim" dedi...

"Peki o zaman ?" dedim.

Teknik bir detay yüzünden tercüme işini halledemediğini söyledi.

tercüman mı bulamadığını sordum.

Birkaç mühendis ve fizikçi tarafından tercüme de yardım aldığını ve hatta Bir tercüme ofisine bile gittiğini söyledi.

Başvuru için kimseden yardım almadığını da söyledi.

Bu sebeple başlangıçtaki teknik hatalar zinciri en sonun da onu bulmuş.

ve yeteri kadar takip etmemiş patent işini...

Sonuç olarak başvurusu iptal edilmiş.

Hayırlısı dedim.

Gülümsedi...

Ama geriye dünyayı kurtaramayan bir fikrin hikayesi kalmıştı...

2 Şubat 2011 Çarşamba

Güzel Bir Aşk Filmi : Kurtlar Vadisi Filistin

Mehmet Selim Horasanlı


"Romeo, Juliet'e harikulade sözler söylemişti, son derece parlak ve güçlü. Ama bu sözler, yüreğinden taşan duyguların acaba yarısını olsun ifade edebiliyor muydu ? Kendi nefesini kesen, Juliet'inse aşktan başka bir şey düşünmemesine yol açan bütün o duyguları ?"(*)

Bugüne kadar yazılmış yüzlece şiir,  binlerce yazı , yüzbinlerce kere dillerde dönen intikam yeminleri, milyonların kalbindeki o özgür Filistin aşkını ne kadar ifade edebilmişti ? Aşk şiirlere sığmadı ve şehadet eylemcilerinin son nefeslerinde, vatanları için çatışan delaknlıların ve genç kızların attıkları her taşta yeniden ve yeniden ateşlendi... Bu aşk ne şiirlere, ne mermilere , ne bombalara ne şehit bedenlerine sığdı... Bu aşk nesilden nesile devredilen Her filistinli İhtiyardan her filistinli çocuğa  aktarıldı ve hatta Filistin sınırlarına sığmadı... İstanbul'dan uğurlanan Mavi Marmara'ya sığmadı... Geride bıraktığımız 20. asıra sığmadı...

İşte Kurtlar Vadisi Filistin'in konusu "Özgür Filistin Aşkı"...

Polat Alemdar adındaki özgür bir ruh, Filistin topraklarına girer ve çatışmalar başlar...
Filistin'de yıllardır uygulanan soykırım faaliyetlerini ucundan kenarından gösterdikten sonra, kişisel trajedilere değinir. Ama aslında bütün yollar ve bütün trajedilerde o özgür Filistin aşkına çıkacaktır.

Patlayan her mermide "Özgür Filistin" olacaktır...

Atılan her taşta...

Yere kanlar içinde serilen her bedende...

"Özgür Filistin" olacaktır...

"Özgür Ruh" filmin sonunda  aşkına kavuşur

Filmi aksiyon filmi zannedenler olabilir ama bu bir aşk filmidir.

Film aşka yürüyen özgür ruhları anlatıyor ve bunu çok iyi başarıyor...

Bir de filmi beğenmeyenler var...

Kısa keseceğim,  onlar gayet iyi bilirler ki ...

"Özgür Ruhlar" uyandıklarında zincirler kırılır.

Ve her insanın içinde bir Polat Alemdar, yani bir özgür ruh vardır !

 *Andrey Tarkovski, Mühürlenmiş Zaman,Agora Kitaplığı 2007 XV, XVI